Saturday, April 20

Bilgi/Enformasyon Toplumunda İnternetin Eğitimde Başarıya Etkisi

İrem Atik
Güncel Teknolojiler ve Siyaset – Öğrenci Makaleleri Serisi (I)

Eskiden, sadece ulus devletlerin istedikleri kalıplarda bireyler yetiştirmeyi amaçlayan davranışçı eğitim modeli egemen iken, günümüzde kişilerin kendi kapasitelerine, zekâ ve yeteneklerine dayalı öğrenmeyi seçmelerine ve ilgili oldukları alanda uzmanlaşmalarına imkân sağlayan eğitim modeline geçiş yaşanmaktadır (Ergün, 2005). Artık öğretmenin öğrencilerine ders anlattığı sistem yerine, öğrencilerin derslere aktif bir şekilde katılıp, projeler yaparak kendilerini geliştirdikleri, grup çalışmasını öğrendikleri, araştırma yapabildikleri ve internetteki birçok enformasyonun içinden doğru enformasyonları içselleştirerek bilgiye dönüştürebildikleri bir sistem amaçlanmaktadır. Çünkü artık sadece öğretmenlerin değil internetin de öğrencilere bilgiye ulaşmada yol gösterici olduğu bir dönemdeyiz.

Çağımızı artık bilgi/enformasyon çağı olarak nitelendirebiliriz. Bilgi/enformasyon toplumuna geçiş, sanayi ve tarım toplumuna geçiş süreçlerinde de olduğu gibi, her ülkeyi aynı düzey ve hızda etkilemez çünkü ülkelerin tarihi, teknolojik gelişmişlik düzeyleri ve sosyo-ekonomik yapıları farklık göstermektedir. Fakat her yere aynı hız ve etkide yayılmasa da, dünyada bunun etkisinden kaçabilmiş bir yer yok gibidir. Teknolojinin gelişmesi ile birlikte bilgi iletişim araçları hayatımızda büyük bir yer edinmiş, özellikle internetin ortaya çıkışı bir dönüm noktası olmuş ve bilginin yayılma hızı muazzam biçimde artmıştır.

En kolay bilgi alma yolu olan internetin hayatlarımızı etkilemesiyle beraber devletler ulusal ve uluslararası düzeyde bazı planlamalar yapmaya ve politikalar geliştirmeye başlamışlardır. Bu planlamaların odaklandığı bir alan da internetin en etkili olduğu alanlardan biri olan eğitim alanıdır. Eğitim politikasının en hassas şekilde düzenlenmesi gereken politikalardan biri olduğunu söylemek yanlış olmaz. Yanlış alınan kararlarla birlikte genç nesilden işe yaramaz, bağımlı, yeteneklerinden habersiz, makineleşmiş bir toplum yaratmak pamuk ipliğine bağlıdır. Bu nedenle, “günümüzde etkisini her alanda hissettiren internetin eğitimdeki başarıya etkisi nedir” sorusu, üzerinde düşünülmesi gereken bir konudur.

Bilgi/Enformasyon Toplumu

Günümüzde içinde bulunduğumuz toplumun bilgi toplumu mu, enformasyon toplumu mu olduğu konusunda birçok farklı yaklaşım vardır ve bu konuda bir uzlaşmaya varılamamıştır. Bilgi ve enformasyon kavramlarını birbirinden ayırmayarak ikisinin aynı anlama geldiğini savunanlara karşın bu kavramların farklı anlamlar içerdiğini savunanlar da vardır.

Gürol Irzık bilgi ve enformasyon kavramlarının farklı anlamlar taşıdığını savunarak ikisi arasındaki farkı şöyle belirtmektedir: “Bilgi her şeyden önce, bilen özne ile bilinen şey arasında iki terimli bir ilişkidir. Bilgi öznenin varlığını varsayar, öznesiz bilgi olmaz.” (Irzık, 2005, s. 54). “Bilgi tanımı gereği, yalnız ve yalnızca bilen öznenin zihninde var olabilir. Enformasyon ise çeşitli biçimlerde, örneğin bilgisayar ortamında var olabilir. Kodlanabilir, saklanabilir ve bir yerden bir yere gönderilebilir; bilginin aksine, özneden koparılabilir, gerekçelendirilmesi gerekmez.” (Irzık, 2005, s. 56). Bu bilgiler ışığında kendimizi bilgi çağında yaşayan bilgi toplumu olarak tanımlamamız zorlaşmaktadır. Bulunduğumuz çağda şimdiye dek hiç olmadığı kadar enformasyon var ve çoğu birey aldığı enformasyonları zihninde bir süzgeçten geçirerek bilgiye dönüştüremiyor. Genellikle alınan şey enformasyon şeklinde kalarak bilgi çıtasına bir sıçrayış gerçekleştirilemiyor.

Gerçekten de, artık çok fazla enformasyona maruz bırakılıyoruz ve bu durum bir yandan bilgi kirliliğine neden oluyor. Evde televizyon izlerken, telefonda gezinirken, yolda yürürken, derste, işte, kısacası her yerde kendi isteğimizle ya da farkında bile olmadan enformasyon bombardımanına tutuluyoruz. Alvin Toffler bu durumu “information overload” yani aşırı enformasyon yüklemesi kavramıyla tanımlıyor.  “Information overload”, bir bireyin bir sorunu anlamasında ve sorunla ilgili karar vermesinde yaşadığı zorluğa dikkat çekmektedir. Bu zorluğun sebebi Toffler’e göre çok fazla enformasyondur (Eşitti, 2015, s. 82). Johnson da başka bir açıdan bakarak asıl problemin enformasyon aşırı yüklemesi olmadığını, üzerinde durulması gereken problemli alanın “information overconsumption” yani “enformasyonun aşırı tüketilmesi” olduğunu söyler (Eşitti, 2015, s. 82).  Her şeyin fazlası zarar olduğu gibi enformasyonun da fazlası bireylerde olumsuz sonuçlar doğuruyor. Eğer birey enformasyonu bilgiye dönüştüremezse, bir yandan her şeyi biliyor gibi hissedip öte yandan da hiçbir şey bilmediği duygusuna kapılabilir. Bireyler için bu kadar enformasyona maruz kalmak yeni bir durum olduğu için bununla başa çıkmakta zorlanabilirler. Bu nedenle devletlerin enformasyonla başa çıkmak için uygulayacakları eğitim politikaları çok önemlidir ve yol gösterici bir nitelik taşımalıdır.

Enformasyon Toplumunda İnternet Kullanımı

Enformasyon toplumuna geçmemizin şüphesiz en büyük etkilerinden biri de internet kullanımıdır. İnternet hem ulusal hem uluslararası iletişim ağını bize en kolay sağlayan araçtır.  Şu anda gelinen noktada tüm dünyada üretilen enformasyonun her yıl ikiye katlandığı ifade edilmektedir. İnternete erişim her ülkede aynı olmasa da erişim hızı her yıl sürekli artmaktadır. İnternete erişim oranlarının dünya üzerindeki dağılımına baktığımızda gezegenimizde internetin uğramadığı bir yerin olmadığı görülebilir. Her ne kadar interneti daha az kullanan bölgeler olsa da, oralarda da zamanla bu oranların artmakta olduğu görülmektedir (Kemp, 2018).

Digital in Global Owerview (2018) raporunda ortalama bir internet kullanıcısının internet destekli araçlar ve hizmetler kullanarak 6 saat internette vakit geçirdiği belirtiliyor, bu da kullanıcıların uyanık kaldığı zamanın 3’te 1’i kadar bir zamana denk gelmektedir. İnternette en çok vakit harcayan ülke 9 saat 39 dakikalık ortalama ile Tayland iken, Türkiye’de de hiç azımsanmayacak şekilde bu süre 7 saat 3 dakika olarak belirtilmiştir (Kemp, 2018). Ayrıca TÜİK’in araştırmalarına göre Türkiye’de 2004 yılında internet kullanımı 16-24 yaş aralığında %26,6 iken 2018 yılında %90,7 gibi büyük bir sıçrayış gerçekleştirmiştir (Türkiye İstatik Kurumu, 2018).

İnternet, insanlar ve ülkeler arası iletişimi sağlamada, küreselleşmede, eğitimde ve daha birçok alanda önemli bir araçtır. İnternetin yaygınlaşması, internet üzerinden eğitim olanağını da birlikte getirmiştir ve bu şekilde eğitim alan bireyler gün geçtikçe artmaktadır. İnternetin yüksek öğrenim kurumlarında kullanım oranlarının son 3 yılda arttığı, en yüksek artışın ise %55 oranı ile uzaktan eğitim alanında gerçekleştiği görülmektedir. Örgün eğitimde de artış gözlenmekte ise de asıl artış açık öğretim ve uzaktan eğitimde gözlenmektedir (Arslan, 2018).

Bilgi/Enformasyon Toplumunda İnternet ve Eğitim

İnternetin geniş bir enformasyon/bilgi dağılımına sahip olmasıyla birlikte enformasyon/bilgi toplumunun da bireyden ve işgücünden beklediği özellikler değişmiştir. Bilgi/enformasyon toplumu artık kendini sürekli geliştiren, değiştiren, yenilikçi bireyler istiyor. “Enformasyon toplumunda eğitim, deneyimin önüne geçmiştir, hızlı değişen ve ilerleyen teknolojiye uyum sağlayan kendini sürekli yenileyebilen, analitik düşünme ve sorgulama yeteneği kazanan, dünya gerçeklerini algılayarak gerekli değişiklikleri içselleştirebilen, dinamik ve hareket kabiliyeti yüksek birey veya iş gücünün, enformasyon toplumunda iyi gelir ve arzu ettiği yaşam standardını elde edebilme olasılığı daha fazladır” (Şentürk, 2008, s. 492). Bu yüzden internetten online dersler, sertifikalı eğitimler, açık öğretim, ikinci üniversite gibi hayat boyu eğitimi sağlayacak birçok yenilik internet aracılığıyla gerçekleşmektedir.

Enformasyonun kontrolünü ve bilgiye dönüşümünü sağlayacak olan en büyük güçlerden biri de eğitimdir. Daha küçük yaşta maruz kalınan enformasyonla nasıl başa çıkılabileceğine dair yol göstermek amacıyla, öğrencilere neyi nerde araması gerektiğinin öğretilmesi, enformasyonun bilgiye dönüşmesinin öneminin aşılanması ile ilgili çalışmalar yapılması şarttır. Aslında sorun enformasyon çokluğu değil belki de onu nasıl kullanacağımızı bilmememizden kaynaklanmaktadır. Örneğin, herkesin belli aralıklarla kendini yenileyebilmesini, geliştirebilmesini mümkün kılan hayat boyu eğitimi bize ulaştıran en önemli araç internettir. Ayrıca internet uluslararası bir bilgi/enformasyon dolaşımı sağlayarak eğitimin hem ulusal hem uluslararası boyutta alınmasının da aracı olmuştur. Geçmişten bugüne insanlık tarihi içinde iletişim ve eğitim alanlarında küreselleşmeyi internet kadar kolaylaştıran başka bir teknolojiye henüz rastlanılmamıştır (Karasar, 2004, s. 120).

Ülkeler nitelikli bilgi toplamak, gelişim sağlamak, refah düzeylerini arttırmak, güçlü olmak, teknolojilerini geliştirmek için nitelikli bireyler yetiştirmek zorundadırlar. Bu yüzden devletlerin bu gelişmelere uygun eğitim politikaları geliştirmeleri daha da büyük önem kazanmıştır. Teknolojik olanaklardan yararlanmayan bir eğitim günün toplumsal ve bireysel beklenti ve gereksinimlerine yanıt veremeyecektir (Karasar, 2004, s. 117). Bu nedenle ülkeler eğitimde AB Eğitim ve Kültür Faslı, AB 2020 Stratejisi, Lizbon Stratejisi, Bologna Süreci vb. düzenlemelerle yeni düzene ayak uydurmak için çalışmalar yapmakta, çeşitli kararlar almaktadırlar. Örneğin, AB 2020 stratejisinde dört stratejik hedef belirlenmiştir. Bunlar, hayat boyu öğrenmeyi ve hareketliliği gerçekleştirmek; eğitim ve öğretim sistemlerinin kalitesini ve etkinliğini arttırmak; eşitliği, sosyal uyumu ve aktif vatandaşlığa teşvik etmek; eğitimin her seviyesinde girişimcilik, yaratıcılık ve yenilikçiliğe yönelik faaliyetleri artırmaktır (Avrupa Birliği Başkanlığı, 2018).

Eskiden, sadece ulus devletlerin istedikleri kalıplarda bireyler yetiştirmeyi amaçlayan davranışçı eğitim modeli egemen iken, günümüzde kişilerin kendi kapasitelerine, zekâ ve yeteneklerine dayalı öğrenmeyi seçmelerine ve ilgili oldukları alanda uzmanlaşmalarına imkân sağlayan eğitim modeline geçiş yaşanmaktadır (Ergün, 2005). Ayrıca, internetin hayatımıza girmesiyle birlikte yeni eğitim düzeninde öğretmen değil öğrenci odaklı bir sistem oturtulmaya çalışılıyor. Artık öğretmenin öğrencilerine ders anlattığı sistem yerine, öğrencilerin derslere aktif bir şekilde katılıp, projeler yaparak kendilerini geliştirdikleri, grup çalışmasını öğrendikleri, araştırma yapabildikleri ve internetteki birçok enformasyonun içinden doğru enformasyonları içselleştirerek bilgiye dönüştürebildikleri bir sistem amaçlanmaktadır. Çünkü artık sadece öğretmenlerin değil internetin de öğrencilere bilgiye ulaşmada yol gösterici olduğu bir dönemdeyiz.  Birçok ülke, okullarda dijital teknoloji kullanımını ve teknoloji okur yazarlığını arttırmaya çalışmaktadır (Kaşıkcı, Çağıltay, & Karakuş, 2014).

İnternet ortamında öğrenirken öğrencileri takip eden, geri bildirim alan onların öğrenme sürecini kontrol eden bir öğretmen yoktur (Kılıç & Karadeniz, 2004). Bu nedenle öğrenciler için tasarlanacak eğitimlerin, önceden detaylı ve kapsamlı bir şekilde belirlenmesi gerekmektedir (Kılıç & Karadeniz, 2004). Araştırmaların çoğunda öğretim ortamlarının tasarımı, öğrencilerin öğrenme tarzları dikkate alınarak yapıldığında öğrenme başarısının arttığı gözlemlenmekte ve internet ortamının farklı öğrenme tarzlarına sahip öğrenciler için son derece etkili olduğu belirtilmektedir (Kılıç & Karadeniz, 2004). Ancak öğrenciler internet ortamında bilgiye farklı şekillerde ve farklı gezinme stratejileri uygulayarak ulaşmaktadır. Gezinme stratejisi, öğrencinin internette nasıl gezindiğini ve bilgiye ne şekilde ulaştığını belirler; derinlemesine, genişlemesine, derinlemesine-genişlemesine ve son olarak rastgele olmak üzere gezinme stratejileri 4 grupta toplanmıştır ve öğrenciler genellikle bu gezinme stratejilerden birini veya birden fazlasını kullanmaktadırlar. (Kılıç & Karadeniz, 2004, s. 133).

Gezinme stratejilerinde öğrenci derinlemesine gezinme stratejisini uyguluyorsa, ana sayfadan alt sayfaya ilerliyor fakat bağlantı olmayan sayfaya geldiğinde geri dönüyor; genişlemesine gezinme stratejisini kullandığında ise, ana sayfanın alt sayfalarını inceliyor ve geri dönüyor. Derinlemesine-genişlemesine stratejisini kullanan öğrenciler, belli bir yere kadar derinlemesine sonra da genişlemesine geziniyorlar. Son olarak, rastgele genişleme çizgisinde ise öğrenci sayfalara gelişigüzel bakıyor (Kılıç & Karadeniz, 2004). “De Bra, Houben ve Kornatzky (1992) internet ortamlarında kullanılan bu gezinme stratejilerinin, öğrencilerin öğrenme hedeflerine ulaşmak için seçecekleri yolu belirlemede etkili olduğunu ileri sürmektedir” (Kılıç & Karadeniz, 2004, s. 134). Araştırma sonuçlarına göre, başarı düzeyi en yüksek öğrencilerin derinlemesine gezinme stratejisini kullanmaktadır; rastgele gezinme stratejisi kullananların ise başarı düzeylerinin düşük olduğu görülmektedir (Kılıç & Karadeniz, 2004). Görüldüğü üzere sadece eğitim sistemini internete göre değiştirmek yetmediğinden öğrencilerin farklı öğrenme tarzları olduğu göz önünde bulundurularak çok kapsamlı bir çalışmayla internette farklı eğitim biçimleri geliştirilmeli ve eğitim daha verimli hale getirilmelidir.

İnternetin Eğitimde Başarıya Etkisinin Değerlendirilmesi

İnsan ömrünün önemli bir kısmı eğitim ile geçtiği ve ömrünün geri kalan kısmı da aldığı bu eğitimden büyük ölçüde etkilendiği için eğitimde başarı çok önemlidir. Günümüzde eğitimde başarının arkasındaki görünmez el de internet olmaya başlamıştır. Artık eğitimde başarı; akademik başarı, donanımlı, yenilikçi, özgüvenli, girişimci, sorgulayıcı, hızlı problem çözücü, sosyal bireylerin oluşması gibi geniş bir yelpazeyi kapsamaktadır. Yani sadece akademik olarak değil, her anlamda kendisine ve etrafına yeten bireylerin yetiştirilmesindeki başarı olarak görülmektedir. McKinsey & Company’nin eğitimde başarı faktörleri üzerine yaptıkları çalışmada, ülkelerin eğitimde başarılı olabilmeleri için kilit faktörleri belirlemişlerdir (Karaboğa, 2017).  Bu faktörler; öğretmen kalitesi, öğretim metodolojisi, eşitlik, toplumsal katılım ve dijitalleşmedir (Karaboğa, 2017).

Kişisel Gözlemlerim

İnternetin eğitimde başarıya etkisini gözlemleyebilmek amacıyla, ben de sınırlı sayıda üniversite öğrencisi grubu ile görüşmeler yaptım. İnterneti 10-12 yaşında aktif olarak kullanmaya başlayan %80’lik dilim, internette günde 6-9 saat kaldıklarını ama bu sürenin sadece 1-2 saatini ders veya kişisel gelişim için kullandıklarını belirtmiştir. İnterneti 14-16 yaşında kullanmaya başlayanlar ise 3-4 saatlik internet kullanımlarının 1-2 saatini ders veya eğitime ayırmaktadır. İnternetten ders için veya kişisel gelişim için faydalanma zamanları aynı olsa da erken yaşta kullanmaya başlayanların internette daha fazla zaman harcadığı gözlenmiştir.

Yürütmüş olduğum bu sınırlı çalışmada, eğitimde başarılı öğrencilerin internetle tanışmalarının daha geç ve günlük internet kullanımı daha az olduğunu, eğitim için internette harcadıkları zamanı daha verimli kullandıklarını, internetten online eğitimler aldıklarını ve çok aktif bir sosyal yaşamları olmasa da pasif de olmadıklarını gördüm. Dolayısıyla, eğitimde başarılı öğrenciler, internet kullanıyorlar fakat bu kullanımı belirli ölçülerde, aşırıya kaçmadan verimli bir şekilde gerçekleştiriyorlar.

Yaptığım görüşmelerde, öğrenciler gördükleri eğitimin öğretmen odaklı olduğundan ve öğretmenlerinin internet ve teknoloji konusunda yol gösterici olmamasından yakındılar. Öğrencilerin %90’ı interneti ders sırasında nadiren ders amaçlı kullandıklarını söyledi. Bunun nedeni ise derslerin öğretmen odaklı olması gibi gözüküyor. Öğrencilerin %40’lık kısmı online ikinci üniversite okumakta, %10’luk bir kısım online düzenlenen bir eğitime katılmış bulunmakta, %50’lik kısım ise sadece örgün eğitimlerine devam etmekteler. İnternetten eğitime katılanlar, örgün eğitime oranla derslere daha az bir devamlılık gösterdiklerini belirttiler. Öğrencilerin internetten ders dinlerken yaşadığı en önemli sorunun ders sırasında örgün eğitimde olduğu kadar öğretmene odaklanamamaları ve dersi yine internetle bölerek oyun, iletişim, sosyal medyada gezinme vs. gibi interneti eğlence amaçlı kullanmaları olduğu görülmektedir.  Görüşmelerden öğrendiğim bir diğer şey de öğrencilerin çoğunun derinlemesine gezinme stratejisini uyguladığı, internetten araştırma yaparken ilk buldukları siteye veya ikincisine bakıp sonrasında sayfayı kapattığı oldu.

Sonuç olarak, internetin eğitime katkısı yadsınamaz. Ancak internetin eğitimde başarı sağlaması birçok değişkene bağlıdır. Örneğin, öğretim metodolojisi ve öğretmenlerin kalitesi çok önemlidir. İnternetin doğru ve verimli kullanıldığında başarıya etkisi gözlense de interneti bilinçli kullanabilenlerin sayısı az olduğu için olumsuz etkileri de söz konusu olmaktadır. İnsan, hayatının çoğunu ailesi ve okul hayatıyla geçirdiği için internetin bilinçli ve verimli kullanılabilmesi için küçük yaşlardan itibaren ailelerin eğitim sistemi içinde yer alarak, öğretmenlerle birlikte öğrencilere yol göstermeleri büyük önem arz etmektedir. Diğer yandan, yeni neslin teknolojiyi kabullenme hızının farklı olduğu ve öğrencilerin internette farklı öğrenme stratejileri olduğu gerçeği göz önünde bulundurularak, her ülkenin kendi yapısına uygun politikaları doğru ve hızlı bir şekilde belirlenmesi çok önemlidir.

* Kapak görseli Harvard Business School websitesinden alınmıştır.

Kaynakça

Arslan, Ö. (2018). Çevrimiçi Uzaktan Eğitim Öğrencilerinin Programları Terk Etme Nedenlerinin İncelenmesi. Ankara.

Avrupa Birliği Başkanlığı. (2018). Müzakere Fasılları: https://www.ab.gov.tr/fasil-26-egitim-ve-kultur_91.html adresinden alındı

Aydın, C. H. (2018). Temel Kavramlar. A. Üniversitesi içinde, Temel Bilgi Teknolojileri (s. 3-15). Eskişehir.

Bernal, J. D. (2007). Bilimin Ortaya Çıkış ve Karakteri. Tarihte Bilim (Cilt 1, s. 39-76). içinde Evrensel Basım Yayın.

Eşitti, Ş. (2015). Bilgi Çağında Problemli İnternet Kullanımı ve Enformasyon Obezitesi: Problemli İnternet Kullanımı Ölçeğinin Üniversite Öğrencilerine Uygulanması. İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Dergisi, 2(49), 75-97.

Erbaş, Ç. (2016). Sosyal Medya Bizi Nerey Götürüyor. mai.

Erbaş, Ç. (2016). Sosyal Medya Bizi Nereye Götürüyor. Mai.

Ergün, M. (2005). Eğitim Reformlarının Felsefesi. Özel Okullar ve Eğitimde Yeni Yaklaşımlar Sempozyumu (s. 29-31). Antalya: Türkiye Özel Okullar Birliği.

Haraway, D. (2010). Siborg Manifestosu: Yirminci Yüzyılın Sonlarında Bilim, Teknoloji ve Sosyal Feminizm. Başka Yer (s. 45-90). içinde İstanbul: Metis Yayıncılık.

Irzık, G. (2005). Billgi Toplumu mu, Enformasyon Toplumu mu? Analitik-Eleştirel Bir Yaklaşım. İ. Tekeli içinde, Bilgi Toplumuna Geçiş (s. 53-62). Türkiye Bilimler Akademisi Yayınları.

Kılıç, E., & Karadeniz, Ş. (2004). Cinsiyet ve öğrenme stilinin gezinme stratejisi ve başarıya etkisi. Gazi Eğitim Fakültesi Dergisi, 24(3), 129-146.

Kaşıkcı, D. N., Çağıltay, K., & Karakuş, T. (2014). Türkiye ve Avrupa’daki Çocukların İnternet Alışkanlıkları ve Güvenli İnternet Kullanımı. Eğitim ve Bilim, 39(171), 230-242.

Karaboğa, K. (2017, Eylül 15). Eğitimde başarının beş kilit faktörü. Dünya. https://www.dunya.com/egitim/egitimde-basarinin-bes-kilit-faktoru-var-haberi-381703 adresinden alındı

Karasar, Ş. (2004). Eğitimde yeni iletişim teknolojileri – internt ve sanal yüksek eğitim. The Turkısh Online Journal of Educational Technology -TOJET, 3(4), 117-125.

Kayaduman, H., Sarıkaya, M., & Seferoğlu, S. S. (2011). Eğitimde Fatih Projesinin Öğretmenlerin Yeterlilik Durumları Açısından İncelenmesi. 13. Akademik Bilişim Konferansı Bildirileri (s. 123-129). Malatya: İnönü Üniversitesi.

Kemp, S. (2018). We Are Social. Digital in 2018: World’s İnternet Users Pass The 4 Billion Mark: https://wearesocial.com/blog/2018/01/global-digital-report-2018 adresinden alındı

Şentürk, Ü. (2008). Enformasyon Toplumunda Eğitimin Yeri. Türk Eğitim Bilimleri Dergisi, 6(3), 487-506.

Türkiye İstatik Kurumu. (2018). http://tuik.gov.tr/UstMenu.do?metod=temelist adresinden alındı

Toffler, A. (2008). Üçüncü Dalga. İstanbul: Koridor.