Necdet Cem Hürcan
Güncel Teknolojiler ve Siyaset – Öğrenci Makaleleri Serisi (III)
Black Mirror dizisinde konu edilen teknoloji RateMe’nin, günümüzde Çin tarafından uygulamaya geçirileceği açıklandı. Çin’in 2010 yılından itibaren hazırlamaya başladığı Sosyal Skor ismini verdiği proje, ilk olarak gönüllülük esası ile Çin’in Suzhou şehrinde test edildi ve 2020 yılında aktif olarak hayata geçirilecek. Proje uygulamaya geçirildiği zaman Çin, kendi vatandaşlarına kişisel kredi notu vermeye başlayacak.
2011 yılında yayın hayatına başlayan Black Mirror, bir bilimkurgu antoloji dizisidir. Her bölümü birbirinden farklıdır ve bu bölümler, seyirciye birbirinden farklı teknolojilerin insan hayatı üzerindeki olumlu veya olumsuz etkilerini gözler önüne serer. Teknolojiyi adından da anlaşılacağı üzere bizlere Kara Ayna üzerinden gösterir ve seyirciyi geleceğin distopik dünyası üzerine düşündürtmeyi amaçlar.
Dizinin, 2016 yılında yayınlanan Nosedive – Dibe Çakılma isimli bölümünde gözlerimizi yine gelecekte açarız. İnsanlar RateMe adını verdikleri bir teknoloji geliştirmiştir. Bu teknoloji insanların birbirlerine puan vermesini sağlar. İnsanlar, gözlerine taktıkları lensler sayesinde çevrelerindeki diğer insanların ve kendilerinin kaç puan biriktirebildiklerini görebiliyordur. Verilen puanlarla insanlar toplumda bir yer edinirler ve aldıkları puanlara göre yaşamlarını sürdürürler, çeşitli haklar elde ederler. Alacağınız uçak biletinden tutun, iyi bir iş sahibi ve kariyer sahibi olmaya kadar pek çok şey bu puanlara bağlıdır. Bu teknoloji insanları kısıtlayan bir teknolojidir; çünkü bu teknoloji insanların doğuştan sahip olduğu bireysel özgürlüğü de kısıtlamıştır. RateMe, telefonlara bağımlı bir yaşam sürdürülmesine sebep olur. Bir insana iltifat etmeniz bile puan almanızı sağlar. İçtiğiniz içecekten yediğiniz yemeğe, gittiğiniz mekândan, giydiğiniz kıyafete kadar her şeyiniz, insanlar tarafından iyi ya da kötü olarak puanlanabilir.
Yaşamımız zıt kavramlarla doludur, örneğin, iyilik-kötülük, mutluluk-mutsuzluk gibi. İnsanlardan daima bu kavramlardan iyi olanı yaşamaları beklenir. RateMe teknolojisiyle de kötü olan her şey dışlanır. İnsanlar daima mutludur; fakat insanların her zaman mutlu olması imkânsızdır bu yüzden ancak mutlu biri gibi davranmak zorunda kalırlar. İnsanlığın doğuşundan beri zıt kavramlar vardır ve biri olmadan ötekinin de anlamının olduğu söylenemez. Bu yüzden iyinin değerinin bilinmesi için kötü de olmalıdır; mutluluğun anlamının önemi içinse mutsuzluk denilen bir şeyin de var olması gerekir. Aksi taktirde iyi olmanın veya mutlu olmanın bir değeri, bir kazancı olmayacaktır. Bir değerin zıt kavramını bilmeden, görmeden ve yaşamadan onun önemini bilemeyiz.

Bölümün ana karakteri Lacie, 5 üzerinden 4.2 puana sahip, iyi bir şirkette çalışan birisidir. 4.5 puanın üzerine çıkarak zengin insanlar arasına karışmayı çok ister ve bu yüzden hayatını büyük bir titizlikle devam ettirmeye çalışır. En büyük hayali sosyete olarak gördüğü insanların yaşadıkları evlerde yaşamaktır. Bunun içinse Değerli Nüfus Programı adında bir uygulama vardır. Bu uygulamaya göre ev sahibi olmanız, ne kadar puanınız olduğuna bağlıdır.
Lacie de yeni bir ev arayışına girer ve hayalindeki eve sahip olabilmesi için 4.5 ve üzeri puana sahip olması gerekiyordur. Bunu nasıl yapacağına yönelik bir danışmana gider. Danışmanın hesabına göre 1-1.5 yıl sonra bu puana sahip olacaktır; fakat Lacie olabilecek en çabuk şekilde bu puana sahip olmak istiyordur. Danışman da ona çevresindeki insanların daha düşük puanlı insanlar olduğunu; eğer 4 ve üzeri insanlardan puanlar alırsa ve çevresini genişletirse iki ay içinde istediği puana ulaşabileceğini söyler.
Buradan teknolojiyle ilgili şöyle bir anlam çıkarabiliriz: Puanınız ne kadar fazlaysa birine veya birilerine verdiğiniz puan da o kadar değerlidir. Yani bu toplumda herkes eşit değildir ve insanlar kazandıkları puanın yüksekliği kadar değer görürler, hak ve söz sahibi olurlar.

Lacie duş alır ve ayna karşısına geçerek dışarıda ba
şkalarının karşısında nasıl güleceğinin provasını yapar. İnsan hayatı bir tiyatro oyununa dönüşmüştür. Herkesin oynaması gereken belirli bir metin vardır ve onu en iyi şekilde oynamaya çalışırlar; fakat herkes farkındadır ki bu bir oyundur, gerçek değildir. (Baritci & Fidan, 2018, s.53)

Lacie bir kafeye gelir ve bir kahve sipariş eder. Kahvenin yanında da kurabiye vardır. Lacie, üzerindeki köpüğü özenle şekillendirilmiş kahveyi yudumlamadan önce kurabiyeden ufak bir ısırık alır ve kahve tabağına geri koyar. Hazırladığı bu görüntüyü de fotoğraflayıp sosyal ağda paylaşır ve gelecek beğenileri bekler. Aslında Lacie özenle bir ısırık aldığı kurabiyeyi yemez, kahvenin tadına baktığında da hoşuna gitmez. Ancak birbiri ardına gelen beğenilerle yüzü gülmeye başlar. Yediği veya içtiği şeyin hoşuna gidip gitmemesinin bir önemi yoktur onun için; insanların yaptığı şeyi beğenmesi yeterlidir.
Lacie, eski okul arkadaşı Naomi’yi telefonunda görür. Naomi, 4.8 puana sahip ve elitler arasında yaşayan birisidir. Lacie de onun dikkatini çekmek için onunla eski dostluğunu hatırlatacak bir simgenin fotoğrafını koyar. Bu simgeye yüksek puan veren Naomi, daha sonra Lacie’yi arar ve düğününde ondan baş nedime olmasını ister. Buna çok sevinen ve amacına ulaşabileceğini düşünen Lacie hemen hazırlanmaya başlar ve yola koyulur.
Lacie’nin kardeşi Ryan ise 3.7 puana sahip ve bu durumu önemsemeden kendi zevkine göre yaşamaya çalışan birisidir. Lacie’e de bu durumun yanlış olduğunu ve eskiden daha güzel bir ilişkileri olduğunu anlatmaya çalışır. Naomi eskiden Lacie’e çok kötü davranan birisidir; bu yüzden onun düğününe gitmesini istemez, ancak Lacie kardeşini dinlemez. Bu tartışma sonrası sinirle kapıdan çıkarken puanı yüksek bir kadına yanlışlıkla çarpar ve bu durum eksi puan almasına sebep olur ve puanı 4.183’e düşer. Havaalanına gittiğinde uçuşunun iptal olduğunun haberini alır ve puanından dolayı başka bilet alamaz. Sinirlerine hâkim olamayıp olay çıkartır, onu dışarı çıkartmaya gelen güvenlik görevlisi 1 günlüğünde 1 puanına el koyma cezası verir ve puanını düşürür.
Buradan da artık hukuki yaptırımların puan üzerinden uygulandığını ve buna göre insanların ceza aldığını düşünebiliriz. Burada zor durumda kalan Lacie’e insanlar yardım etmek istemez. Toplumda bencillik ön plandadır ve herkes kendini, kendi puanını düşünmektedir.
Yolculuğuna arabayla devam eden Lacie, arabasının şarjı bittikten sonra yoluna mecburen otostopla devam etmek zorunda kalır. Puanı giderek düştüğü için onu kimse arabasına almak istemez. Sonunda 1.4 puana sahip kamyonuyla seyahat eden Susan isimli birisi durur. İlk başta kamyona binmekte tereddüt etse de teklifi kabul edip yola koyulur. Toplum içerisinde düşük puanlılar tehlikeli ve anti-sosyal görülür; fakat bunu bir yaşam tarzı olarak da gören, yaşayan insanlar vardır. Susan da eskiden 4.6 puana sahip olduğunu ve sistem için yaşayan birisi olduğunu ifade eder. Fakat 8 yıl önce kocası kansere yakalanmıştır ve tedavi önceliği de puanlamaya göre olduğu için gözü önünde ölmüştür. O vakitten sonra artık, canı ne isterse onu yapmaya ve istediğini söylemeye başlamıştır. Yolculuk boyunca kendi hayat hikâyesini anlatan Susan, Lacie ile ayrılırken ona bir hediye verir: içi su dolu bir mataradır bu ve bu aslında hayatta o su sayesinde yaşayabileceğimizi hatırlatır.
Puanı düşünce arkadaşı artık onun düğününe gelmesini istemez. Zaten onu çağırması da kendi itibarını arttırmak amacıyla olduğu için Lacie’nin puanı düştükten sonra düğündeki varlığının bir önemi kalmamıştır. Bu sisteme göre hayattaki her şey sayılardan ibarettir. Lacie ise o düğüne gitmekte ısrar eder ve konuşma yapmak için gizlice düğünün yapıldığı mekâna girer. Daha sonrasında artık yolun sonuna geldiğini anlayan Lacie eline mikrofonu kaptığı gibi içindeki gerçekleri dökmeye başlar. Oradaki elit insanların verdiği eksi puanlarla puanları 0.0’a düşer ve hapishaneye girer. Burada lenssiz ve puansız kalınca Lacie, kendini hayatı boyunca hissetmediği kadar özgür hissetmiştir. Artık puan derdi yoktur, sürekli mutlu gözükmeye çalışmasına gerek yoktur, insanların onun hakkında ne düşündükleri de umurunda değildir; çünkü o artık özgürdür…

Hobbes’un Teorisinin Geleceğimize Yansıması Nasıl Olmuştur?
“Homo homini lupus (insan, insanın kurdudur). Özgürlük yetkilerimizi bir otoriteye, iktidara devredelim; sonra biz de güvenli bir hayat yaşayalım.” (Hobbes, 1651, s.11)
Hobbes’un yukarıdaki sözlerinden ve devlete dair teorilerinden hareketle insanın devlet kurulmadan önce doğa durumunda yaşadığını söyleyebiliriz. Hobbes’un bahsettiği doğa durumundan kurtulmak için insanlar devleti oluşturmuştur. Black Mirror dizisinin bu bölümünde yaşananlar sosyal hayat içerisinde kullanılan uygulama, aslında devlete verilen bireysel özgürlüklerle insanların kısmen kazandığı güvenlik mekanizmasını göstermektedir. Bunun göstergesi olarak şunları örnek verebiliriz: Lacie’nin yüksek puan almak için insanlara iltifat etmesi, normalde tercih etmeyeceği ürünlerle sosyal medyada paylaşım yapması, lüks bir evde yaşayabilmesi için arkadaş çevresini yüksek puanlı kişilerden oluşturmaya çalışması… Burada verilen örnekler ana karakterin canı istediği için yapmış olduğu eylemler değildir; bu uygulama ile birlikte toplum içerisinde kendini daha güvenli ve değerli hissetmek adına yapmıştır onları. Yukarıda bahsettiğimiz Hobbes’un doğa durumu teorisinden yola çıkarak, bu insanların, özgürlüklerini hayatlarının merkezine aldıkları Sosyal Medya Beğenileri ve Ölçümleri teknolojisi aracılığıyla özgürlüklerini yönetenlere veya yüksek puanlı insanlara verdiklerini düşünürsek; “güvenli” bir hayata sahip olduklarını sandıklarını da söyleyebiliriz.
Bölüm içerisinde anlatılan hikâyede olduğu gibi Sosyal Medya Beğenileri ve Ölçümleri teknolojisinin insan yaşamını belli bir kalıba sokmaya çalıştığını söyleyebiliriz. Her insan birbirinden farklıdır ve bu teknoloji o farklılıkların ortadan kaldırılmasına sebep olmuştur. Bugünkü kullandığımız sosyal medya unsurları (Instagram, Facebook, Twitter…) da aslında bizleri bu tarz bir kalıba sokmaya çalışıyordur (Zeybek, 2016).
Bu durum insan iletişimini, doğal duygularımızı yok eder. Doğal dünyayı sanal dünyaya çevirerek insanı hem yalnızlaştırır hem de robotlaştırır. İnsanlar benliklerini bir cihaza teslim ederler ve o cihaz aracılığıyla yaşamaya başlarlar. Aslında buna ihtiyaç yoktur. Sağlığımız açısından yediğimiz gıdaların doğal olması gibi yaşadığımız duyguların da doğal olması gerekir; doğruyu, gerçeği ayırt edebilmemiz için. Herkesin aynı amaca hizmet etmesi hayatın zevkini de ortadan kaldıracaktır. Bir ülkede herkes doktor olmak isterse veya herkes aynı futbol takımını tutarsa yaşadığımız hayatın bir önemi, zevki kalmayacaktır. Bizi biz yapan ve bir arada yaşamamızı sağlayan şeyler aslında farklılıklarımızdır. Bu farklılıklar sayesinde kendimizi geliştiririz; eksik kalan yönlerimizi tamamlamaya, hatalarımızı düzeltmeye çalışırız.
Aslında insanların sadece kendini düşündüğü bir dünyada toplumun olması da çok zordur; çünkü toplum olabilmek için insanlar arasında dayanışma, işbirliği ve eşitliğin olması gerekir. Böyle olunca da sınıfsal ayrımlara bölünmüş insanların da devleti önemsemesi beklenmez. İnsan hayatını tek başına sürdürebilecek bir varlık değildir; elbette birinin fikrine, yardımına ya da ürettiği bir şeye ihtiyaç duyar. Devletin de böyle bir durumda kendi çıkarlarına yönelik bir tavır sergilemesi insanların aleyhine olumsuz bir durumdur.
Puan sistemi gibi bir şeyin olduğunu düşünürsek kendi kendimizi ayrıştırmış oluruz ve özgürlük, hak, adalet, hukuk gibi kavramlar bu sınıflara göre belirlenir. Herkes için ortak bir şey yoksa toplum olmayı başarabilmek de zordur.
Çin, Sosyal Medya Beğenileri ve Ölçümleri Teknolojisini Nasıl Uygulayacak?
Black Mirror dizisinde konu edilen teknoloji RateMe’nin, günümüzde Çin tarafından uygulamaya geçirileceği açıklandı. Çin’in 2010 yılından itibaren hazırlamaya başladığı Sosyal Skor ismini verdiği proje, ilk olarak gönüllülük esası ile Çin’in Suzhou şehrinde test edildi ve 2020 yılında aktif olarak hayata geçirilecek (İndigo, 2017, s.146).
Proje uygulamaya geçirildiği zaman Çin, kendi vatandaşlarına kişisel kredi notu vermeye başlayacak. Her vatandaşa ilk olarak 100 puan ve belirli bir kimlik kartı verilecek. Mobil olarak kullanılacak bu uygulama insanları A,B,C ve D olarak dört kategoriye ayıracak. A, 1050 puan ve üzerinde not alan; halk tarafından dürüst olarak nitelendirilen insanlardan oluşacak. En alt kategori olan D bölümünün puanı ise 599 ve altı olarak belirlenmiştir. Sistem Çin vatandaşlarının hem fiziksel hem de sanal varlıklarını takip edecektir; insanlar sanal ortamda yalan paylaşımlarda bulunurlarsa veya uygunsuz fotoğraf yüklerlerse puan kaybedeceklerdir. Sadece sosyal medyayı değil, vatandaşların gerçek yaşamlarını da takip edecek olan bu uygulama, insanların Çin içerisindeki ahlak ve hukuk kurallarına uyup uymadığını da kontrol edecektir. Vatandaşların kaybettikleri her puan ise haklarını kısıtlayacaktır. A grubunda olacak vatandaşlar bütün haklara sahipken, D grubunda bulunan vatandaşlar sınırlı haklara sahip olacaktır. Mesela otellere, restoranlara alınmayacaklardır ve herhangi bir şekilde kredi çekemeyeceklerdir. İş bulmakta zorluk çekeceklerdir veya evlenemeyeceklerdir. İstedikleri şekilde yolculuk yapamayacaklardır (Kartal, 2018).
Gönüllü yardımda bulunmak, çöpleri çöp kovasına atmak, kan bağışı ve sosyal medyada olumlu mesajlar kullanmak (Çin’i övmek gibi…) v.b. birçok şey insanların puanlarının artışına sebep olacaktır. Trafik kurallarına uymamak, rezervasyon iptal etmek, yalan paylaşımda bulunmak ve sosyal medyada düşük puanlı biriyle arkadaşlık etmek gibi şeyler de insanların puan kaybetmesine sebep olacaktır.
İnsanları takip edebilmek için ülkenin her bir yanına kameralar yerleştirilecektir. Bu kameralara göre insanlar ve araçlar belirli renklere göre sınıflandırılarak izlenecektir. Bütün kullanıcıların sisteme girişi yapıldığı için de suç işleyen ne yaparsa yapsın kaçamayacaktır, sistem onu bulup, tanıyacaktır. Özellikle Çin polisi bu uygulamayı suçluları yakalamak için kullanmaya başlamıştır. Ayrıca bu proje için yüz cildini inceleyerek kaç yaşında olduğunuzu tahmin edecek uygulama ve kamera sistemi geliştirilmiştir (Ramli & Bergen, 2018).
İlk olarak kendi ülkesinde böyle bir uygulamayı hayata geçirdikten sonra Çin bu uygulamayı başka ülkelere de pazarlamaya başlayabilir ve böylelikle Sosyal Skor Sistemi Black Mirror’da olduğu gibi küresel boyuta ulaşabilir. Bu, dizideki karakterimiz Lacie’nin hikayesinde gördüğümüz gibi ilk başta insanların olumlu karşıladığı bir teknoloji olabilir, fakat bir zaman sonra insanların Lacie’nin yaşadığına benzer olaylar yaşamasıyla bu olumlu düşünceler değişebilir. Bu teknolojinin işlemesini sağlayan en önemli şey insandır; bu yüzden de insanların teknolojiyi kullanmayı reddetmesi durumunda bu sistem sona erer.
Teknoloji, hayatımızı kolaylaştırsa da bizi sürekli belli bir kalıba sokma derdinde ve gitgide doğal özgürlüklerimizi kaybetmemize sebep oluyor. Sosyal Skor Sistemi de bu olayı artık en üst çıtaya çıkartan bir sistem. Bu sistem devletlerin totaliterleşmesini sağlar ve vatandaşların da özgürlüklerini kısıtlar. Toplum üzerinde gözetimi arttırmıştır. Bu durum insanlar arasında huzursuzluğa sebep olarak belli bir kesimi dışlar ve bir arada olan toplum kavramını yok eder. Tek tip insan ve tek tip dünyanın oluşmasını hazırlar. Doğal haklarımızı kaybettirerek bizi robotlaştırmaya iter ve yaşamın doğallığını yok eder. İnsanları bir arada tutan şey farklılıklarımızdır ve düzen böyle devam etmelidir.
Teşekkür Notu: Bu makalenin yazılması için beni teşvik eden hocam Duygu Kaşdoğan’a bana kattığı her şey için çok teşekkür ederim. Makaleyi öncesinde okuyan, değerlendiren herkese ve imla ve yazım konusunda yardımcı olan Didem Kamoy’a teşekkür ederim.
Kaynakça
Baritci, F., & Fidan, Z. (2018). Sosyal ağlarda benlik sunumuna dair bir distopya: Black Mirror dizisi örneği. Connectist: Istanbul University Journal of Communication Sciences, 54, 37-63 http://www.idealonline.com.tr adresinden alındı.
İndigo (2017, Kasım 15). Black Mirror dizisindeki “sosyal skor” Çin’de gerçek oluyor! İndigo Dergisi. https://indigodergisi.com adresinden alındı.
Kartal, B. (Eylül, 2018). Black Mirror’un Kişi Puanlama Senaryosu, 2020 Yılında Gerçek Olacak. Webtekno. https://www.webtekno.com adresinden alındı.
Ramli, D. & Bergen, M. (2018, Kasım 19). This Company Is Helping Build China’s Panopticon. It Won’t Stop There… Bloomberg Businessweek. https://www.bloomberg.com adresinden alındı.
Zeybek, M. (2016). Black Mirror: Nosedive bize ne anlattı? Noluyo.tv. https://noluyo.tv/haber/6639/black-mirror-nosedive-bize-ne-anlatti adresinden alındı.
Hobbes, T. (1651). Leviathan – Bir Din ve Dünya Devletinin İçeriği, Biçimi ve Kudreti (6. Baskı, 2007). İstanbul: Yapı Kredi Yayınları.